Ödeme emri niteliği itibariyle bir bireysel idari işlemdir. İdari işlem; idarenin kamu gücüne dayanarak tesis ettiği, uygulanabilir kabiliyeti bulunan ve 3.şahıslara tesir eden hükümler doğuran tasarruf işlemleridir.

Ödeme emri isminden de anlaşıldığı üzere; muhatabına 7 gün içerisinde ödeme yapmasını ya da mal beyanında bulunmasını emreden bir emredici işlemdir.

Kişi kendisine gönderilen ödeme emrine uymayıp ödeme yapmaz ise kendisine karşı haciz işlemlerine başlanabilir, mal bildiriminde bulunmazsa hapis cezası ile tazyik edilebilir. Ödeme emirleri; icraidir yani ilgilisi tarafından kabul edilmesine gerek olmaksızın hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.

Ödeme emrinin muhatabı kimdir?

Ödeme emrinin muhatabının kim olduğu amme alacağı borçlusunun kim olduğuyla ilgilidir. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN’un 3.maddesinde amme borçlusunun kim olabileceği “Amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcileri” olarak ifade edilmiştir.

Bu maddeye göre kamu borçlusu;

  • Kamu alacağını ödemek zorunda olan gerçek veya tüzel kişileri,
  • Bunların kanuni temsilcileri (örneğin bir limited şirketin temsilcisi)
  • Bunların mirasçılarını,
  • Vergi mükelleflerini,
  • Vergi sorumlularını,
  • Kefilleri
  • Yabancı şahıs ve kurumların temsilcilerini, olarak kapsam altına alınmıştır.

Ödeme Emri Tebliği

Hukuk düzeni çerçevesinde bir ödeme emri hukuka uygun olarak tebliğ edilmiş olması şartıyla muhatabı üzerinde sonuç doğurabilecektir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 8.maddesi ile ödeme emrinin VERGİ USUL KANUNU’nun tebliğ hükümlerine göre olacağı tebliğ olacağı düzenlenmiştir. Vergilendirme işlemleri kişilerin temel hak ve özgürlükleriyle yakından alakalı olduğu için, vergiler açısından tebligat kuralları Vergi Usul Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanunu’nda düzenleme bulunmadığı takdirde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Ödeme Emrinin Tebliğ Edilebileceği Kişiler

  • Gerçek Kişiler

Vergi Usul Kanunu 94.maddesine göre tebliğ; “Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.” Tebligat yapılacak kişi velayet/vesayet altında ise veya kendisine kayyum tayin edilmiş ise tebligat veli/vasi veya kayyuma yapılır. Böyle bir durum yok ise tebligat kişinin kendisine yapılacaktır.

Vergi Usul Kanunu’na göre tebligat yapılacak adreste tebliğ alıcısının kendisi o sırada bulunmuyorsa, Tebligat Kanunu’ndan farklı bir şekilde tebligat o an tebligat adresinde bulunanlardan birine yapılabilmektedir.[1]

  • Tüzel Kişiler

Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, tüzel kişinin başkanına, müdürüne, ya da onun temsile yetkilisine[2] yapılır. (VUK m.94/1) Tüzel kişilerin birden çok müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir.

  • Kamu Kuruluşları

Kamu kuruluşlarında tebliğ, bu kuruluşun en büyük amirine veya bu kişilerin muavinine yapılır. En büyük amir birini yetkili kılmış ise tebligat bu kişiye de yapılabilir. (VUK m.98)

  • Yabancı Ülkelerde Bulunan Kişiler

Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ o memleketin yetkili makamı vasıtasıyla yapılır. Detaylı düzenleme için Vergi Usul Kanunu 97.maddesine bakınız.

  • Er ve Erat

Kanunun 96.maddesine göre; Kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır. Eğer üst tebliğ olunacak evrakı derhal tebliğ olunacak kişiye vermezse zararı tazmin etmekle yükümlü kılınmıştır.

Ödeme Emri Tebliğ Yöntemleri[3]

Vergi Usul Kanunu 93.maddesine göre tebligat adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta ile, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yolu ile tebliğ edilir. İlgili kabul ederse, tebliğ daire veya komisyonda yapılabilir.

2010 yılında Vergi Usul Kanunu’na eklenen 107/A maddesi ile bir yeni tebligat yöntemi daha eklenmiştir. Sonuç olarak 5 tane tebligat yöntemi mevcuttur:

  • Posta ile Tebliğ (VUK m.99-102)
  • Memur Vasıtasıyla Tebliğ  (VUK m.107)
  • Dairede ya da Komisyonda Tebliğ (VUK m.93)
  • İlan Yoluyla Tebliğ (VUK m.104-106)
  • Elektronik Ortamda Tebliğ (VUK m.107/A)
  1. Posta ile Tebliğ

Vergi Usul Kanunu’na göre asıl olan posta ile tebliğdir. Vergi Usul Kanunu 99-102.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Posta ile tebliğde tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bilinen adrese gönderilen mektuplar posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır.

Kanuna göre bilinen adresler aşağıdaki gibidir:

1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri, işi bırakmada bildirilen adresler,

2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,

3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi.

4.  Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler

5. Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde, cevap dilekçelerinde bildirilen adresler,

6. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresler.

Posta ile tebligatta bu adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adrese yapılır.

2017 değişikliği ile; muhatap tebliğ almaktan çekinir ise; tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılacaktır.

  • Memur Vasıtasıyla Tebliğ

Vergi Usul Kanunu 107.maddesine göre Maliye Bakanlığı tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırmaya yetkilidir. Tebligat Kanunu 2.maddesine göre mamur vasıtasıyla tebliğ; kanunlarda özel hüküm bulunması halinde veya tehirinde zarar umulan işlerde veya genel tebliğ yolunun uygulanmasının faydasız görüldüğü hallerde yapılır. Bu tebliğ yönteminde de Vergi Usul Kanunu’nun tebligata ilişkin düzenlemeleri esas alınacaktır. (VUK m.107/2)

Uygulamada daha çok zamanaşımına uğraması yakın sayılan işler için memur vasıtasıyla tebligat yöntemine başvurulmaktadır.

  • Dairede veya Komisyonda Tebliğ

Yukarıda belirtildiği gibi, 93.maddeye göre tebligat muhatabı komisyonda bulunduğu sırada, kendisine imza karşılığı olarak tebliğ evrakı verilebilir. Bu yöntem için muhatabın bunu kabul etmesi şarttır. Muhatap bu yöntemi kabul ederken dikkatli davranmalı hızlı düşünmemelidir. Zira evrakın kendisine tebliğ edilinceye kadar geçecek süreden vazgeçmiş olacak, imzaladığı gün evrakı tebliğ almış sayılacaktır.

  • İlan Yoluyla Tebliğ

Muhatabın Vergi Usul Kanunu 101.maddesinde belirtilen bilinen adreslerinden biri yoksa, adresi bilinmiyor, bilinen adresi yanlış veya değişmiş ve bu yüzden gönderilen tebligat iade gelmiş ise, yeni bir adresine ulaşılamıyorsa, yabancı ülkelerde bulunanlara tebliğ yapılması mümkün olmadığı durumlarda tebligat ilan yolu ile yapılabilir.

İlan yolu ile tebliğin yukarıda sayılan şartları oluşmadan yapılması hukuki sonuç doğurmaz, usulsüz tebliğ olarak vasıflandırılmalıdır.

İlan yoluyla tebligatın nasıl yapılacağı 104.maddede düzenlenmiştir. Buna göre; İlan yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır.

  • Tebligatın konusu ödeme emri eğer ki 3300TL veya daha az ise, ilan yazısının askıya çıkarıldığı tarihi izleyen 15.günü ilan tarihi olarak kabul edilir.
  • Tebligat konusu ödeme emri 3.300 - 330.000TL arasında ise; ilan ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede yayımlanır.
  • Tebligat konusu ödeme emri; 330.000TL ve üzeri ise; ilan, Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde ayrıca yapılır.

İlan tarihinden itibaren bir ay içerisinde daireye başvurur ya da adresini bildirirse ona normal yoldan tebligat yapılır. 1 ay içinde daireye başvurmayan ya da adresini bildirmeyen kişiye ilan tarihinden itibaren 1 aylık sürenin sonunda tebligat yapılmış sayılacaktır. (VUK m.106)

  • Elektronik Ortamda Tebliğ

2010 yılında eklenen 107/A maddesi ile elektronik ortamda tebliğ olağan tebliğ yöntemleri arasına eklenmiştir. Buna göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.

Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bu kapsamda 6 Aralık 2018 tarihinde çıkarılan Elektronik Tebligat Yönetmeliği 5.maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar sayılmıştır. Elektronik tebligatın altyapısı için Gelir İdare Başkanlığı çeşitli işbirlikleri yaparak elektronik ortamda tebligatın uygulanmasını yaygınlaştırmaya çalışmaktadır.

Hali hazırda elektronik tebligat adresi bulunanlar için yapılan elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacaktır.

SONUÇ:

Kanunda belirtilen usullere uygun olarak yapılmayan ödeme emri tebliği, tebliğ yapılmamış sayılacaktır. Ancak Tebligat Kanunu’nun 32/1’inci maddesine göre, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap usule aykırı tebliği öğrenmiş ise tebligat geçerli hale gelir. Yine aynı madde hükmüne göre, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Danıştay içtihatlarına göre, usulüne uygun olmayan tebliğlere karşı dava açıldığında mükellefin olaydan bilgi sahibi olduğu tarih itibarıyla tebliğ geçerli sayılmakta ve dava esastan incelenmektedir.[4]


[1] Tebligat Kanunu’na göre kendisine tebliğ yapılacak şahsın adreste bulunmaması halinde usulüne uygun tebligat yapılmış sayılması için aynı konutta oturan birine yapılabileceği öngörülürken, Vergi Usul Kanunu tebligat yapılabilme olanağını genişletmiştir.

[2] Şirketi temsile yetkili olmayan ortağa yapılan tebligat hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.” Danıştay 4.D. E.1970/852, K.1971/6717 ve 14/10/1971 tarihli kararı.

[3] A. Rençber, Vergi İcra Hukukunda Ödeme Emri, s.77-85.

[4] Kızılot ve Kızılot, 2012: 375-376