İcra ve İflas Kanunu’na göre haczedilen malların paraya çevrilmesine kadar bazı tedbirler düzenlenmiştir. Haciz yapılan eşyanın taşınır mal veya taşınmaz mal niteliğinde olmasına göre bu tedbirler farklılık göstermektedir. Bu bakımdan borçlunun haczedilen malları üzerindeki tasarruf yetkileri birtakım kısıtlamalara maruz kalabilmektedir. Bu yazımızda hacizli bir taşınmaz malın tasarruf yetkilerini ne yönde etkilediği, devrinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise ne şekilde ve koşulda olduğu anlatılmaya çalışılacaktır.
Taşınmaz Malın Haczi
Haczedilen malın taşınmaz olması durumunda İcra ve İflas Kanunu’nun 91. Maddesine göre muhafaza tedbiri olarak haczin durumu, ne kadar miktar için yapıldığı ile alacaklının adı ve adresi icra memuru tarafından tapu siciline bildirilir. Medeni Kanun’un ‘’tasarruf yetkisinin kısıtlanmasında’’ başlıklı 1010. Maddesinde haciz sebebine dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre tapu kütüğünde ilgili taşınmaz üzerine şerh konulur. Bu şerh açıklayıcı bir niteliğe sahiptir. Şerh verilmekle tasarruf yetkisi kısıtlaması aleniyet kazanır ve taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir.
Ancak belirtelim ki haciz, o taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini ortadan kaldırmaz ya da tapu kütüğünü kilitlemez. Taşınmaz malın haczedilmesi ile birlikte İcra İflas Kanunu’nun 91. Maddesi ve Medeni Kanun’un 1010 maddesi gereği tasarruf yetkisi kısıtlanır. Haciz dolayısıyla taşınmaz mal üzerine koyulan şerhin haczi aleni hale getirmesi yani herkes tarafından bilinebilir kılması özelliği ile üçüncü kişilerin haczi bilmediklerini öne sürmelerini ve iyi niyetli kazanımları engellenir.
Hacizli Taşınmaz Malın Devri
Bu açıklamalar nezdinde hacizli malın devredilmesine engel bir durum yoktur. Zira haczin, taşınmaz mal üzerindeki tasarruf yetkilerini ortadan kaldırmaz, kısıtlar. Ancak taşınmaz malın devri halinde haciz, devralan kişiye karşı ileri sürülebilecektir. Hacizli bir taşınmazı devralan kimse, tapuda kayıtlı haciz şerhi nedeniyle, haciz ile yüklü olarak devralır. Dolayısıyla bu durumda devralan kişi haczi koyduran alacaklının söz konusu taşınmazı paraya çevirmek suretiyle alacağını elde etmesine katlanmak zorundadır. Alacaklının alacağını elde etmesinden sonra, geriye bir miktar para artarsa, bu bedel, hacizli taşınmazı devralan kimseye ait olur. Zira taşınmazın haczedildiği tapu kütüğünden anlaşılmakta ve borçlu ile işlem yapan kimse de bu haczi bilerek ve haczin sonuçlarını göze alarak devralmaktadır.