İş hukuku ile ilgili temel tanımlar İş Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde yapılmıştır. Bu kapsamda tanımlanan kavramlar işçi, işveren, iş ilişkisi, işyeri, işveren vekili ve alt işverendir.

İşçi

İşveren ile kurduğu bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan kişi işçidir. İşçi gerçek kişidir. Kanunda işçi, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi olarak tanımlanmıştır. İşçi tanımına aynı zamanda içtihatlarda da yer verilmektedir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2016/18788 K. 2020/4087 ve 10.03.2020 tarihli Kararında işçiyi kanun hükmüyle paralel bir olarak “4857 sayılı İş Kanunu işçi tanımına 2 nci maddesinde yer vermiştir. Buna göre “bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi” denir.” şeklinde tanımlamıştır.
  • Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ise E. 2015/34994 K. 2018/14591 ve 07.06.2018 tarihli kararında işçi kanuni tanımına ek olarak “İşçi olmanın en belirgin özelliği işin ücret karşılığı yapılıyor olmasıdır. İşçinin iş görme borcu vardır. İşçi, serbest irade ile kabul edilmiş bir iş sözleşmesi ile çalışır. Bir diğer özelliği de bir işverene (hukuki ve kişisel) bağımlı olarak onun emrinde çalışıyor olmasıdır…” şeklinde tanımlanmıştır.

İşveren

Bir iş sözleşmesi uyarınca işçi çalıştıran taraf işverendir. İşveren gerçek veya tüzel kişi olabileceği gibi tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar da olabilir. Kanunda işveren, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmıştır. İşveren tanımına aynı zamanda içtihatlarda da yer verilmektedir.

  • Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E. 2015/34994 K. 2018/14591 ve 07.06.2018 tarihli kararında işverenin kanuni tanımına da yer vererek ayrıca “Görüldüğü gibi İş Kanunu, işverenin tanımını işçi kavramına bağlı olarak yapmıştır…Bu nedenle işveren olmada;

           * İş sözleşmesini kimin düzenlediği, kimin işe aldığı ve iş sözleşmesini sona erdirdiği,

           * Ücretin kim tarafından ödendiği,

           * İş görme ediminin kime karşı yerine getirildiği, kimin işinin yapıldığı,

           *Çalışma koşullarını kimin belirlediği ve bu anlamda kime bağımlı olarak çalıştığı   

            önemlidir. İşverenin kayden başka bir gerçek ya da tüzel kişi olarak görünmesi, ona   

           işveren sıfatı vermez.” denilmiştir.

  • Yargıtay 10. Hukuk Dairesi de E. 2014/26061 K. 2015/1668 ve 30.01.2015 tarihli kararında işverenin kanuni tanımını kullanmıştır.

İş İlişkisi

İş sözleşmesi uyarınca işçi ile işveren arasında oluşan ilişki iş ilişkisidir. Kanunda iş ilişkisi, işçi ile işveren arasında kurulan ilişki olarak tanımlanmıştır. İş ilişkisi tanımına aynı zamanda içtihatlarda da yer verilmektedir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2015/2903 K. 2015/8612 ve 02.03.2015 tarihli kararında “…Davacının davalılara ait işyerinde çalıştığı, onlar adına işlemler yaptığı ve tanık anlatımları dikkate alındığında iş ilişkisinin varlığı açıktır…” diyerek iş ilişkisini tanımlamıştır.
  • Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 21. HD., E. 2017/1807 K. 2018/9042 ve 06.12.2018 kararında iş ilişkisini kanun hükmüne göre tanımlamıştır.

İşyeri

İşin yapılması yani faaliyetlerin yürütülmesi için işçinin bulunduğu yer işyeridir. Asıl işyeri işin fiilen yapıldığı yerdir. İşin niteliği ve yürütülmesi bakımından işyerine bağlı olan yerler ile birtakım ihtiyaçların giderilmesi amacıyla kullanılan eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.  Asıl iş yeri, bağlı yerler, eklentiler ve araçlar bir bütün oluşturmakta olup iş organizasyonunun birer parçasıdırlar. Kanunda işyeri, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim olarak tanımlanmıştır. İşyeri tanımına aynı zamanda içtihatlarda da yer verilmektedir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2017/25173 K. 2020/19418 ve 21.12.2020 tarihli kararında işyerini kanun hükmüne göre tanımlamıştır.

İşveren Vekili

İşlerinde işverenin yerine hareket ederek işi veya işyerini yöneten kişi işveren vekilidir. İşveren vekili olmak bakımından yapılan işin önemi veya kapsamının bir önemi yoktur. İşveren vekili ile işçi arasında bir temsil ilişkisi söz konusudur. İşveren karşısında işveren vekili de işçi konumundadır. İşveren vekilinin bu sıfatla yaptığı bütün eylemlerinin hukuki sorumluluğu işverene aittir. Kanunda işveren vekili, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler olarak tanımlanmıştır. İşveren vekili tanımına aynı zamanda içtihatlarda da yer verilmektedir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2018/7550 K. 2018/16826 ve 27.09.2018 tarihli kararında işveren vekili tanımını kanun hükmünden yola çıkarak yapmıştır.
  • Yargıtay 21. Hukuk Dairesi de E. 2017/1807 K. 2018/9042 ve 06.12.2018 tarihli kararında işveren vekilinin kanuni tanımına yer vermiştir.
  • Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin E. 2011/6002 K.2012/16646 ve 08.10.2012 tarihli bir başka kararının karşı oy yazısında işveren vekili için kanuni tanıma ek bazı açıklamalar da getirilmiştir: “…İşveren vekilliği iş hukukuna özgü bir kavramdır. Ancak iş hukukunun tüm alanları için geçerli genel bir işveren vekilliği tanımı ve bu konuda genel nitelikli bir yasal karine mevcut değildir. Hukukumuzda esas itibariyle, bireysel iş hukukuna (4857 sayılı İK m. 2), toplu iş hukukuna (2821 sayılı SK m. 2) ve sosyal güvenlik hukukuna (5510 sayılı SSGSSK m. 12) ait üç ayrı yasada işveren vekilliği tanımıyla karşılaşılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinin 5. fıkrasındaki tanıma göre, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. Salt işveren vekilliği, her şeyden önce bir sözleşme olmayıp, tek taraflı bir hukuki işlemle verilen temsil yetkisini içerir…İşveren vekili sıradan bir temsilci değildir, işletmenin ya da işyerinin bir yöneticisi niteliğini taşımakla işvereni temsilen imza koyabilmektedir. İşveren ve vekil sözcüklerinin bir araya getirilmesinden oluşan işveren vekili kavramında “vekil” sözcüğünün bulunmasından, işveren ile işveren vekili arasındaki hukuki ilişkinin salt vekalet sözleşmesine dayandığı sonucu çıkarılamaz. İş Kanunu anlamında işveren vekilinin sahip olduğu yetkinin ve yönetim görevinin genişlik derecesinin önemi yoktur. Yönetim yetki ve görevi hangi düzeyde olursa olsun, işveren vekili kendisine bağlı işçilere karşı işverenin otoritesini yansıtır ve onu temsil eder. Zira işveren vekilinin bu sıfatla yetkisi çerçevesinde işçilere karşı yaptığı hukuki işlem ve yükümlülüklerinden işveren vekili değil, doğrudan doğruya işveren sorumludur. İşveren vekilliği kural olarak işverenin iradesine dayalı bir temsil yetkisidir. Ancak bu temsil yetkisinin yasadan kaynaklanması dolayısıyla, işveren vekilinin işverenle olan hukuki bağının statü hukukuna dayalı olması da mümkündür. Yasa işveren vekilliği sıfatının, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmayacağını belirtmektedir. Bu tespit İş Kanunu'nun işveren vekilini iş sözleşmesi ile çalışan kişi olarak görmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, işveren ve işçi nitelikleri aynı kişide toplanmış olmaktadır. İşveren vekili işyerinde, diğer işçilere karşı işveren görünümünde iken, işverene karşı işçi görünümündedir. O nedenle, yasanın yaptığı tanımdan çıkan sonuç, işveren vekilinin birçok durumda çifte görünüşlü bir kimse olarak kabul edilmiş olduğudur. İşçi, işyerinde kendisine karşı işveren adına hareket eden ve işin/işyerinin yönetiminde görev alan birden çok kişi ile karşı karşıya kalabilir. Bunun nedeni işyerindeki işlerin çokluğu ve çeşitliliği yüzünden işverenin her işe yetişemeyeceği düşüncesinden hareketle, işlerin zamanında görülebilmesinin sağlanmasıdır. İşveren vekilinin tespitinde, bir gerçek kişiye yönetim ve temsil sıfatını kazandıran temel hukuksal özellik ve uygulamalara bakılmalıdır. İşveren vekiline bu sıfatı kazandıran temel hukuksal özellik, işyerinde işveren adına hareket etmiş olmasıdır. İşyerinin yönetiminde görev alma az veya çok temsil yetkisine sahip olma anlamına gelir…”

Asıl İşveren - Alt İşveren İlişkisi

İşverenin işyeri faaliyetiyle ilgili yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünü yaptırdığı diğer bir işveren alt işverendir. Asıl işveren – alt işveren ilişkisinde alt işveren asıl işverene ait işyerinde çalışmakta, ondan iş almaktadır. Alt işveren ile asıl işveren aynı fiziki sınırlar içerisindedir. Asıl işveren ile alt işveren arasındaki sözleşme iş sözleşmesi dışında herhangi bir sözleşme olabilir. Asıl işveren, kendi işyeri ile ilgili alt işverenin işçilerine karşı onunla birlikte sorumludur. Asıl işveren işletmesinin asıl işini kendi işçilerine gördürmek zorundadır.  Asıl işveren kendi işçilerini alt işverene geçirerek haklarını kısıtlayamaz. Ayrıca asıl işveren tarafından daha önce çalıştırılmış olanlar ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Kanunda asıl işveren ve alt işveren bakımından ayrı ayrı tanımlar yapılmayıp aralarındaki ilişki, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki şeklinde tanımlanmıştır. Asıl işveren – alt işveren ilişkisi tanımına içtihat kararlarında da yer verilmiştir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2017/15379 K. 2020/5841 ve 17.06.2020 tarihli kararında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuni tanımına yer vermiş ve ayrıca “. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için öncelikle mal veya hizmetin üretildiği işyeri bulunan bir işverenin ve aynı işyerinde iş alan ikinci bir işverenin varlığı gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilsin. Alt işverenin başlangıçta bir işyerinin olması şart değildir. Alt işveren, işveren sıfatını ilk defa asıl işverenden aldığı iş ve bu işin görüldüğü işyeri nedeniyle kazanmış olabilir…” açıklamalarını yapmıştır.
  • Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2015/22051 K. 2017/583 ve 06.02.2017 tarihli kararının karşı oy yazısında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuni tanımına yer vermiş ve ayrıca “…Kanunda ayrı ayrı asıl işveren alt işveren tanımları yapılmamış, aradaki ilişki tarif edilmiştir. Ancak buradan yola çıkarak alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir.4857 sayılı İş Kanunu uygulamasıyla ilgili olarak Yargıtay'ın vermiş olduğu bazı kararlarında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin tanımı yapılmıştır. Yargıtay'a göre, 'bir işyerinden yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki asıl işveren alt işveren ilişkisidir.’” şeklinde bu ilişki açıklanmıştır.