Kentler olumsuz çevresel koşulların sonucu olarak değişim ve dönüşüme ihtiyaç duyabilmektedirler. Bu kapsamda kentsel dönüşüm ile afet riski taşıyan alanların belirlenmesi, ömrünü tamamlamış ve yıkılma riski taşıyan binaların yeniden yapımı veya yenilerek iyileştirilmesi yollarına başvurulmaktadır. Genel bir ifade ile kentsel dönüşüm, şehirleşmenin beraberinde getirdiği sorunların çözümüne yönelik yenileme ve geliştirme projeleridir. Kentsel yenileşme, çeşitli nedenlerle eskimiş, yıpranmış, çöküntüye uğramış ya da bozulma süreci yaşamakta olan kentin önemli bir bölgesinin yeniden yaşama kazandırılması sürecidir.

Kentsel dönüşümün kanuni dayanağının başında 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gelmektedir. 6306 Sayılı Kanun’un 1.maddesinde, bu Kanun’un amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı Kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usûl ve esasları belirlemek amacıyla 6306 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği de mevcuttur.

Bir diğer kanun ise 5393 Sayılı Belediye Kanunu’dur. Bu kanunda kentsel dönüşüm ile ilgili detaylı bilgilere ye verilmiştir. Kanunun 69’uncu maddesinde belediyelere arsa ihtiyacı karşılamak ve kentleşmeyi sağlamak amacıyla yetki verildiği görülmektedir. Kanunun 73. maddesinde; "Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarım yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda sayılan hususlardan birinin veya birkaçının gerçekleşmesi ve bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şarttır’’ hükmüne yer verilmiştir. 73’ncü maddeden anlaşılacağı üzere kanunda hem sosyal, kültürel ve ekonomik hayatın geliştirilmesi ve korunması hem de fiziki koşulların iyileştirilmesi için kentsel dönüşüm projeleri yapılabilmektedir. Öte yandan, belediyelere verilen bu yetki sınırsız olmayıp, başta kamu yararının sağlanmasının yanı sıra, hizmet gerekleri, şehircilik ve planlama ilkeleri ve bu yetkiyi öngören yasal düzenlemelerdeki amacın gerçekleştirilmesi ile sınırlıdır. Danıştay kararlarında da ifade edildiği üzere idare, takdir yetkisini kullanırken, hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete de uymak zorundadır. İdarenin yaptığı her eylem ve işlemde bu ilkelere uygun hareket etmesi bir zorunluluktur. Zira hukuk devleti ilkesinde idarenin hukuka bağlılığı esas olup idarenin faaliyetlerinin hukuka uygunluğu yargı denetimine tabidir.[1]Ayrıca Anayasa'nın 125. maddesinde 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.' denilerek idarenin hukuka bağlılığı, yargı denetimi sayesinde etkili biçimde sağlanmış ve idare edilenler, idarenin kanunsuz ve keyfi davranışlarına karşı korunmuştur.

Dönüşüm ile ilgili dolaylı da olsa diğer düzenlemeler Gecekondu kanunu, Kamulaştırma kanunu, Toplu Konut Kanunu, İmar kanunu, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu, Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ve İskan Kanunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bununla birlikte kentsel dönüşüm düzenlemeleri birtakım anayasal ilkeler ve temel haklarla bağlantılıdır. Kentsel dönüşüm konut hakkı, mülkiyet hakkı, barınma hakkı, sağlıklı çevrede yaşama hakkı ile dayanışma ve çatışma içinde olabilmektedir. Bu düzenlemelerde de görüldüğü üzere barınma hakkının gerçekleşebilmesi için insanın barınağının olması ile sağlanabilecek bir hak değildir. Güvenlik, su, elektrik, altyapı gibi hizmetlerin de sağlanması ile olmaktadır. Dolayısıyla kentsel dönüşüme ve planlamaya ilişkin olmak üzere yapılacak yasal düzenlemelerde hak ve özgürlüklerin temel alınması zorunluluğuna bağlı olarak bu ilke ve kurallar yasa koyucuya yol gösterici nitelikte olacaktır.[2]


[1] Bu husus birçok Danıştay kararında belirtilmiştir. Bkz:

   Danıştay Kararı - 6. D., E. 2015/6643 K. 2019/4386 T. 16.5.2019

   Danıştay Kararı - 6. D., E. 2018/969 K. 2019/4404 T. 16.5.2019

   Danıştay Kararı - 6. D., E. 2015/10196 K. 2020/885 T. 4.2.2020

[2] Nematollah AGHABALAEI FANID, Dilek KAVACIK, Danıştay Kararları , Işığında Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu, Aralık 2019