Soyutluk İlkesinin Tanımı

Kıymetli evrak, kural olarak doğumuna neden olan olaydan veya hukuki ilişkiden bağımsız yeni bir hukuki ilişki meydana getirir[1]. Kıymetli evrakın üzerindeki hak ile bu hakkın oluşturulmasına sebep olan işlem arasında bir bağlantı kurulamayacaktır. Örneğin; akdedilen bir satış sözleşmesi sonucu alıcının semen borcuna karşılık bir kambiyo senedi düzenlenmesi halinde satış ilişkisinin yanında bir de kambiyo ilişkisi kurulmuş olur[2].

Soyutluk, Medeni hukuk öğretisinde üstünde en çok tartışılan hususlardan birisidir. Gerçekten de sebebi göstermeyen borç ikrarının geçerli olacağını öngören hüküm nedeniyle soyutluk kavramı çok tartışılmış ve ortaya iki farklı görüş çıkmıştır[3].

  • Alman hukukundan esinlenen ilk görüş uyarınca; sebebini göstermeyen bir borç ikrarı temel ilişkiden bağımsız ve onun yanında yeni bir borç ikrarı yaratır; temel ilişki geçersiz bile olsa ikrar geçerli kalır fakat borçlu temel ilişkinin geçersizliğini ve ikrarın da bu temel ilişki nedeniyle yapıldığını; yani alacaklının sebepsiz bir alacak hakkı kazandığını öne sürüp kanıtlayarak ikrar ettiği borçtan kurtulabilir.
  • Fransız hukukuna dayanan ikinci görüşe göre; sebebini göstermeyen bir borç ikrarını temel ilişkiden bağımsız bir borç yaratmayacağı yalnızca alacaklıyı geçerli bir borç sebebini varlığını kanıtlamaya yükümünden kurtaran delil veya adi karine oluşturacağı; fakat borçlunun aksini ispat ederek borçtan kurtulabileceği yönündedir.
  • İsviçre- Türk hukukunda ise her iki görüşün de taraftarları vardır.

Soyutluk ilkesinin anlamı konusundaki görüşler arsında varılan sonuçlar yönünden esaslı bir fark görülmemektedir. Soyut kıymetli evrak sebebini göstermez, renksiz yani temel ilişkiden bağımsızdır. Başka bir deyişle dayanağı bizzat kendisidir. Böyle olunca da alacaklı bir uyuşmazlık durumunda hakkını ve iddiasını yalnızca bu senede dayandırabilir. Temel ilişkinin varlığını ve geçerliliğini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Geçerli bir borç ilişkisinin bulunmadığına dair defiler öne sürme ve kanıtlama yükümü borçludadır. Ayrıca senedin içerdiği hak, temel ilişkiden bağımsız olarak devredilebilir[4].

Örneğin, bağış sözleşmesinde hukuki sebep bağışlamadır. Taraflar işlemde hukuki sebebi göstermiş, böylece hukuki sebebi işlemin bir unsuru, parçası haline getirmiş ise; işlem sebebe bağlıdır[5]. Her hukuki işlemin bir hukuki sebebi vardır[6]. Borçlandırıcı hukuki işlemlerde sebebe bağlılık kural ise de; TBK 18 madde gereğince sebebini içermeyen borç ikrarı geçerlidir. Sebebini göstermeyen, sebebin işlemin bir unsuru, parçası olarak görülmediği işlemlere soyut hukuki işlemler denir[7]

Soyutluk İlkesinin Benzer Kavramlardan Farkı

Soyut kıymetli evrak dayanağını; TBK18’den alır[8]. Soyut kıymetli evrak yaratılmakla hüküm ifade eder; bu tür kıymetli evrak yukarıda da zikrettiğimiz üzere temel ilişkiden bağımsızdır; temel ilişkideki aksaklıklar kıymetli evrakı etkilemez[9]. Kıymetli evrakın soyutluğu özel bir kavram olup sonuçları bakımından medeni hukuk alanındaki soyutluk ilkesinden farklıdır. Medeni hukukta soyutluk ilkesine göre bir kazandırıcı işleme temel teşkil eden işlemin akıbeti, tasarruf işlemini etkilemez onu geçersiz kılmaz. Zira bu ikisi arasındaki hukuki ilişki çözülmüş ve iki işlem birbirinden soyutlanarak bağımsız hale gelmiştir[10].

Borçlar Hukukunda bir hukuki işlemin sebepten soyut olması ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğuracaktır ve alacaklı geçerli bir sebebin var olduğunu ispat etmeksizin ifa talebinde bulunma imkanına kavuşacaktır[12].

Kıymetli evrak hukukunda soyutluk ilkesi tartışmalı olup başlıca iki görüş bulunmaktadır.

İlk görüşe göre soyutluk kıymetli evrakın düzenlenmesine neden olan temel ilişkideki sakatlıktan etkilenmemesidir. Bu nedenle temel ilişkiden doğan kişisel def’iler iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez. Senet taraflar arasında kaldığı sürece soyutluk ilkesi uygulanmaz ve kişisel def’iler ileri sürelebilir[13]

İkinci görüşe göre senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki senet metninden anlaşılmıyor ise kıymetli evrak soyuttur. Soyut kıymetli evrak da bir temel ilişkiye dayanmakla birlikte, senet metninden temel ilişki anlaşılmamakla aralarındaki ilgi kopmuş, kıymetli evrak hukuken temel ilişkiden bağımsız kılınmıştır. Bu nedenle hamil, temel ilişkiyi ispatlamak zorunda kalmaksızın, sadece kıymetli evraka dayanarak talepte bulunabilir. Kişisel def’ilerin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülememesi soyutluk ilkesine değil senedin kamu güvenine sahip olmasına dayanır[14].

Kanaatimizce soyutluk hukuki işlemin temel ilişkideki sakatlıktan etkilenmemesini değil hukuki sebebinin gösterilmemesini ifade eder. Bu nedenle ikinci görüş tercih edilmelidir.

Soyut kıymetli evrakta defiler; alacağın temlikinden, havaleden ve soyut borç ikrarından farklı düzenlenmiştir[15]. Örneğin; cironun teminat fonksiyonunu haiz olduğu poliçede ciranta bakımından kıymetli evrak soyutluğu senet cirantanın ciro ettiği kişi tarafından tekrar ciro edildiğinde cirantanın sonra gelenlerin müracaatına karşı kendi cirosuna sebep teşkil eden hukuki ilişkiden doğan defiler ileri sürememesidir. Buna karşılık sebepten soyut ilişkiden doğan defiler ileri sürememesidir ve ayrıca soyut alacağın temliki ilişkisinde alacağı devralan ancak kendisine devredene müracaat edebilir, ondan öncekilere karşı bir talep hakkına sahip değildir[16]. Soyut kıymetli evraka örnek olarak kambiyo senetlerini gösterebiliriz. Bunlar; poliçe, bono ve çektir[18].

Soyutluk İlkesinin Geçerli Olduğu Kıymetli Evrak Türleri

Soyutluk ilkesi kıymetli evrakın temel nitelikleri arasında sayılmakla birlikte tüm kıymetli evrak türlerinde var olan ortak bir nitelik olup olmadığı tartışmalıdır ve soyutluk ilkesinin kıymetli evrakın temel nitelikleri arasında yer alıp almaması bakımından çeşitli görüşler mevcuttur[19].

PORAY/TEKİNALP, Soyutluğun tüm kıymetli evrakların temel nitelikleri arasında saymış; soyut ve illi kıymetli evrak ayrımına gitmiştir[20]. Diğer bir görüş[21] ise; soyutluğun kıymetli evrakın temel nitelikleri arasında yer almadığı bu bakımdan özel hükümler ile düzenlenmiş ve sadece belirli kıymetli evrak tipleri açısından söz konusu olacağını söylemektedir. Kanaatimizce de, soyutluk ilkesi kıymetli evrakın temel nitelikleri arasında yer almakla birlikte soyutluk kıymetli evrakın devir şekli bakımından önem arz etmektedir.

Hamiline yazılı senetlerde; senet zilyetliğin devri yoluyla devredilir. Bunlarda senet lehtarın elinde kaldığı sürece soyutluk niteliğinin varlığından söz edilemez. Ancak ilk devir işleminin gerçekleşmesi ile birlikte senet soyutluk niteliğini kazanır. Tabiatıyla bu aynı zamanda ispat hukuku ile ilgili bir sorunu da gündeme getirecektir. Zira; senedin üzerinde devri gösteren herhangi bir ibare bulunmadığı için senet borçlusu ödemezlik defini ileri sürebilmek için senet hailinin lehtar olduğunu ve senedin henüz el değiştirmediğini ispatlamak gibi zor bir külfet altındadır.

Emre yazılı senetlerde; senet ciro yoluyla devredileceğinden senet soyut nitelik kazanabilmesi için ciro yoluyla lehtarın elinden çıkmış olması gereklidir. Dolayısıyla ancak senedin ciro yoluyla devredilmesi halinde soyutluk niteliği kazanılır ve üçüncü kişilere karşı ileri dürülebilir. Soyutluk ilkesi kambiyo senetlerinde güçlü bir şekilde bulunmaktadır.

Nama yazılı senetlerde; devir şekli ise alacağın temlikidir. Alacağın temliki cirodan farklı olarak temel ilişkiye ilişkin tüm sorunları beraberinde taşıyan bir devir şeklidir. Diğer bir deyişle nama yazılı senetler illi temel ilişkiye bağlı senetlerdir. Dolayısıyla nama yazılı senetlerin söz konusu olduğu durumlarda senet ister lehtarın elinde olsun isterse temlik beyanı ile üçüncü şahıslara devredilmiş olsun kendisinden ifa talep edilen borçlu temel ilişkiden kaynaklanan tüm defileri senedin hamiline karşı ileri sürülebilecektir.

Soyutluk, tedavül güvenliğinin en temel unsurudur. Hamiline ve emre yazılı senetlerde bulunan tedavül güvenliği soyutluk ilkesinden soyutluk ilkesinden uzaklaştıkça azalmaktadır. Bu nedenle nama yazılı senetlerde tedavül güvenliğinin bulunduğundan söz etmek zordur. Bu ise nama yazılı senetlerin uygulamada tercih edilmemesine sebebiyet vermektedir. Önceden öngörülebilme ticari hayatın en temel ihtiyacı olan tedavül güvenliğinin olmazsa olmazıdır. Bunu ise ancak soyut nitelikteki kıymetli evraklar vermektedir.


[1] PORAY, Reha/TEKİNALP, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul, 2013, s. 35.

[2] KARAHAN, Sami, (ARI, Zekeriyya/BOZGEYİK, Hayri/SARAÇ, Tahir/ÜNAL,Mücahit), Kıymetli Evrak Hukuku, Konya, 2014, s. 25.

[3] BAHTİYAR, Mehmet, Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul, 2003, s. 5.

[4] BAHTİYAR, s. 5-6.

[5] SAYHAN, İsmet, Kambiyo Senetlerinde Mücerretlik İlkesi ve Bedel İlişkisi, Ankara, 2006, s. 47.

[6] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2003, s. 172

[7] EREN, s.174.

[8] TBK m. 18 ¨Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir.¨ eBK m.17 ¨Borcun sebebini ihtiva etmemiş olsa bile borç ikrarı muteberdir.¨.

[9] ÜLGEN Hüseyin/HELVACI Mehmet (KENDİGELEN, Abuzer/ KAYA, Arslan), Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul, 2013, s. 29.

[10] EREN, Frikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2012, s.191.

[12] Yarg. İBGK, 12.04.1933, 30/6 ¨…borç ikrarını içeren senedin bedelsizliğini ileri süren taraf önce bu senedin belli bir sebebi olduğunu, sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini yazılı delille ispat etmek durumunda…¨ (www.lexpera.com)

[13] POROY/TEKİNALP, s.29

[14] SAYHAN, s.110

[15] PORAY/TEKİNALP, s. 38.

[16] KARAHAN, (ARI/BOZGEYİK/SARAÇ/ÜNAL), s. 28.

[18]ÜLGEN/HELVACI, (KENDİGELEN/KAYA), s. 29.

[19] KARAHAN, (ARI/BOZGEYİK/SARAÇ/ÜNAL), s. 28.

[20] PORAY/TEKİNALP, s.35.

[21] ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2013, s. 71. ¨soyutluk ilkesi, kıymetli evrakın genel özelliklerinden biri olarak değil de kambiyo senetlerinden biri olarak değerlendirilmelidir.¨