Ödeme Emri Nedir?
Tarh yoluyla tutarı tespit edilmiş olan vergi borcu, mükellefin ilgili vergi kanunlarına göre belirlenmiş olan ödeme süresi içerisinde ödeme yapması halinde son bulmaktadır. Vergi alacağının vadesinde ödenmemesi durumunda, alacağın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edilmesi söz konusu olur. Buna göre 6183 sayılı AATUHK 55. Maddede yer alan hükme göre borcunu vadesinde ödemeyenlere ödeme emri gönderilebilecektir.
Ödeme emri:
Madde 55– Amme alacağını vadesinde ödemiyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme emri” ile tebliğ olunur.
Kamu borçlusu durumundaki kişiler ihmal sonucu veya elde olmayan nedenlerle yükümlülüklerini yerine getiremeyebilmektedirler. Bu noktada idarece durumun borçluya bildirilmesi ve ödeme yükümlülüğünün hemen yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla vergi dairesince ödeme emri gönderilmesi yoluna gidilebilmektedir. Bu sayede ödeme emrinin muhatabı, borcu var ise bununla ilgili görevini öğrenmekte, borcunun olmadığını düşünüyorsa veya kısmen ödediği yahut zamanaşımına uğradığı iddiası bulunuyorsa 15 günlük süre içinde bunlara ilişkin yasal haklarını vergi itiraz komisyonu nezdinde kullanma olanağına sahip olmaktadır. Kişiye ödeme emri gönderilmesi önemli fiili ve hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Öncelikle ödeme emrinin usule uygun tebliği ile tahsil zamanaşımı kesilmiş olur. Ödeme emrinin fiili sonucu ise bahsi geçen 15 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması yahut mal bildiriminde bulunulmaması durumunda cebren tahsil aşamasına geçilmesi ve mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak üzere üç aya kadar borçlunun hapisle tazyik edilebilmesidir.
Tahsil Zamanaşımı Nedir?
Kanunlarda belirtilen matrah, ölçü ve oranlara göre ödenecek vergi tutarı tespit edilerek tarh edilmiş, daha sonra usulüne uygun olarak mükellefe tebliğ edilmesi ile tahakkuk etmiş olan böylece ödenmesi gereken aşamaya gelen vergi borcunun, idarece tahsil edilebilir olduğu süreye tahsil zamanışımı denilmektedir. Böylece kamu alacağının tahsili, tahsil zamanaşımı süresi ile sınırlandırılımştır. Tahsil zamanaşımı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102. Maddesinde düzenlenmiştir.
Tahsil zamanaşımı:
Madde 102 – Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.
Buna göre kamu alacağının vadesini izleyen yıl başından itibaren 5 yıl boyunca vergi borcu idarece tahsil edilebilir durumdadır. Tahakkuku gerçekleşmiş verginin bu süre zarfında tahsilinin gerçekleştirilememesi durumunda borç zamanaşımına uğrar. Örneğin: Tahakkuk etmiş bulunan böylece tahsil aşamasında olan kamu alacağının vadesi 2018 temmuz sonu ise, bu tarihi izleyen yılbaşı olan 01/01/2019 tarihinden itibaren 5 yıl boyunca kamu alacağı idarece tahsil edilebilir durumdadır. 31/12/2023 tarihinde ise borç zamanaşımına uğrar ve idarece tahsil edilemez duruma gelir ancak bu tarihten sonra mükellef kendi rızası ile ödemede bulunduysa bu ödeme de kabul edilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise zamanaşımının durmaya veya kesintiye uğrayıp uğramadığıdır. Eğer ki zamanaşımı kanunda sayılan sebeplerle kesilmiş yahut durmuşsa zamanaşımı tarihi de bu duruma göre değişecektir.
Tahsil zamanaşımını durduran ve kesen haller 6183 sayılı AATUHK’da düzenlenmiştir. Durduran hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda zamanaşımı süresi durmakta söz konusu halin kalktığı günü takiben ise önceden işlemiş olan süre devam etmektedir.
Tahsil zamanaşımını kesen hallerde ise önceden işlemiş olan süre silinmekte kesilme nedeni ortadan kalktığında ise , kalktığı anı izleyen takvim yılının başından itibaren zamanaşımı süresi yeniden başlamaktadır.
Tahsil Zamanşımını Durduran Haller (AATUHK, m. 104/1):
- Borçlunun yabancı ülkede bulunması,
- Hileli iflâs etmesi
- Terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkânı bulunmaması.
Tahsil Zamanaşımını Kesen Haller (AATUHK, m. 103) :
- Borçlunun ödeme yapması,
- Haciz uygulanması,
- Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilât,
- Ödeme emri tebliği,
- Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
- Yukarıdaki işlemlerden herhangi birinin kefile veya yabancı kişi ve kurumların temsilcilerine uygulanması veya bunlar tarafından yapılması,
- İhtilâflı kamu alacaklarında, yargı mercilerince bozma kararı verilmesi,
- Kamu alacağının teminata bağlanması,
- Yargı mercilerince yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi,
- İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için, alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile başvurulması.
Tahsil zamanaşımını kesen hallerden olan ödeme emrinin tebliğinde daha önceden tahakkuk etmiş olan vergi borcuna dair tahsil zamanaşımı süresi içinde ödeme emri gönderilmesi durumunda, borcun vade tarihini izleyen yılbaşından itibaren başlamış bulunan 5 yıllık tahsil zamanaşımı kesilmekte, önceden işlemiş olan süre silinmektedir. Kamu borçlusu mükellefin birden fazla borcunun olması durumunda ise hangi borca ilişkin ödeme emri tebliğ edilmiş ise o borca dair zamanaşımı kesilir. Ödeme emrinin tebliğ tarihini izleyen takvim yılının başında ise tahsil zamanaşımı sıfırdan başlamaktadır.
“6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 102'nci maddesinde; amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, 103'üncü maddesinde de; zamanaşımını kesen nedenler; ödeme, haciz, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, haciz tatbiki gibi nedenler olarak on bir bent halinde sayıldıktan sonra son bendinde; kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; N..-T.... Tekstil İnşaat Kimya Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 1996 yılı kurumlar vergisi üçüncü taksidinin 16/5/1998 tarihinde şirkete tebliğ edilen ödeme emriyle istenilmesi üzerine kesilen tahsil zamanaşımının 1/1/1999 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, bu ödeme emrinden başka borçlu limited şirket hakkında zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle zamanaşımının 31/12/2003 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır. (...) 29/11/2004 tarihinde tebliğ edilen dava konusu ödeme emri düzenlenmeden önce asıl borçlu şirket hakkında zamanaşımını kesecek nitelikte herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle 31/12/2003 tarihinde zamanaşımına uğradığı anlaşılan vergi borcunun kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan istenilmesi mümkün bulunmamaktadır.”(Danıştay 3. Daire, 2006/3902 E.N , 2009/51 K.N.)