213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 113. maddesinde tarh zaman aşımı, süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması şeklinde tanımlanmış olup, 114. maddenin 1. fıkrasında bu süre, vergi alacağının doğduğu yılı izleyen yıl başından başlayarak beş yıl olarak belirlenmiştir.

Vergi Usul Kanunu'nda Zamanaşımının mahiyeti:
Madde 113
– Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.
Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade
eder.

Vergi Usul Kanunu'nda Zamanaşımı süreleri:
Madde 114 – Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.

Tarh zamanaşımı vergi borcunu sona erdiren, ortadan kaldıran nedenlerden biridir. Vergi borcu tarh zamanaşımına uğramışsa artık vergi borcundan bahsedilemez. Özel hukuktan ayrı olarak Vergi hukukunda zamanaşımının ileri sürülmesine gerek dahi yoktur. Bahse konu zamanaşımı vergi alacağının doğduğu yılı takip eden yıldan başlar ve beş yıl sonra vergi borcu tarh zamanaşımına uğramış olur.

Bu noktada “tarh nedir?” sorusunu yanıtlamak gerekir. Esasen tarh vergi idaresi tarafından vergi borcunun hesaplanmasıdır. Bu durumda vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı takip eden yıldan itibaren beş yıl boyunca vergi borcu hesaplanmaz ise vergi borcunun tarh zamanaşımına uğradığını söyleyebiliriz. Her ne kadar tarh zamanaşımı olarak adlandırsakta kanunda geçen “…tarh ve tebliğ edilmeyen…” ifadesinden tarh işleminin zamanaşımı süresinde yapılmasının yeterli olmadığını, hesaplanan (tarh edilen) verginin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiğini de anlıyoruz.

Vergi idaresi tarafından vergiyi doğuran olayı takip eden yıldan başlayarak beş yıl boyunca tarh edilmeyen veya tarh edilip tebliğ edilmeyen vergi borçlarının tarh zamanaşımına uğrayarak kendiliğinden ortadan kalkması gerekmektedir.

Ancak ne yazık ki vergi idareleri tarh zamanaşımına uğrasa bile hukuken ortadan kalkmış vergi borçlarını borçlulara tebliğ edebilmekteler. Tarh zamanaşımı hakkında hukuki bilgisi olmayan kişiler de ortadan kalkmış olan, hukuken var olmayan vergi borçlarını ödeyebilmekteler.

Burada vergi ödeme emri tebliğ alan vatandaşın/mükellefin dikkat etmesi gereken vergiyi doğuran olayın yılını tespit etmek ve sonraki yıldan başlamak üzere beş yıl saymaktır. Eğer tebliğ beş yıldan sonra yapılmış ise Vergi Mahkemesi’ne başvurarak bahse konu ödeme emrinin iptalini istemektir.

Detaylı bilgi için okumaya devam edebilirsiniz.

Tarh Zamanaşımı Nedir?

Türk Vergi Hukununda tarh zamanaşımı ve tahsil zamanaşımı şeklinde iki farklı zamanaşımı bulunmaktadır. Tahsil zamanaşımı, tarh yapılmış ve tahakkuk etmiş olup vadesi gelmiş olan bir vergi borcunun idare tarafından tahsil edilebilir olduğu süreyi kapsamaktadır ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda düzenlenmiştir. Tarh zamanaşımı ise 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu md. 114’te düzenlenmiş olup vergiyi doğuran olay sonrasında verginin tarh ve tebliğ edilmesine ilişkindir. Tarh zamanaşımına doktrin ve yargı kararlarında tahakkuk zamanaşımı da denilmektedir. Bunun sebebi zamanaşımının verginin tahakkuk ettirilmesine kadarki aşamayı kapsamasıdır.

image 1
Vergilendirme Süreci

İdari bir işlem niteliğinde olan tarh, vergiyi doğuran olay meydana geldikten sonra  vergiye tabi değer olan kanundaki usullere göre belirlenen matraha kanunlarda öngörülen ilgili ölçü ve oranların uygulanması sonucunda ödenmesi gereken vergi tutarının belirlenmesi anlamına gelmektedir. Belirlenen bu tutarın mükellefe tebliğ edilmesi ile vergi tahakkuk etmiş ve tahsil edilebilir duruma gelmiş olacaktır. İşte idarece verginin tarh edilmesi ve mükellefe tebliği için  VUK m. 114’te öngörülen süre tarh zamanaşımı olarak adlandırılmaktadır.

Yargı kararlarında tarh zamanaşımına tahakkuk zamanaşımı da denilmektedir. Bunun sebebi yukarıda ifade ettiğimiz gibi vergi borcunun hesaplanmasının yeterli olmaması, hesaplamadan sonra aynı süre içerisinde hesaplanan verginin mükellefe tebliğ edilerek tahakkuk ettirilmesinin kanunen gerekli olmasıdır.

Zamanaşımı süreleri:

Madde 114 – Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergiler zamanaşımına uğrar.

Buna göre vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılın başından itibaren 5 yıl içinde idarece tarh ve tebliğ edilmemiş vergi alacağı tarh zamanaşımına uğramaktadır. Buradaki önemli husus ise vergi alacağının zamanaşımına uğrayarak ortadan kalkması için mükellefin herhangi bir başvuru yapmasına gerek olmamasıdır. Beş yıllık sürenin geçmesi durumunda  zamanaşımı kendiliğinden hüküm ifade edecek, borcun zamanaşımına uğradığı hususu ilgili makamlarca da re’sen (kendiliğinden) göz önünde bulundurulacaktır.

Muafiyet uygulamaları veya şarta bağlı istisna nedeniyle  tamamen veya kısmen alınmayan vergilere hakkındaki  zamanaşımı süresi ise, muafiyet yahut istisna şartlarının ihlâl edilmiş olduğu tarihi izleyen yılın başından itibaren işlemeye başlar.

Tarh zamanaşımını durduran ve kesen birtakım sebepler bulunmaktadır. Bunlar;

Tarh zamanaşımını durduran sebepler:

  • Vergi dairesi tarafından matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması durumunda zamanaşımı durmaktadır. Durmuş olan zamanaşımı, takdir komisyonunun verdiği kararının vergi dairesine tevdi edilmesini takip eden günden itibaren  kaldığı yerden işlemeye devam eder. Fakat durma süresi her halde 1 yılı aşamaz.( VUK m. 114)
  • Takdir komisyonun kararına karşı vergi dairesi tarafından vergi mahkemesinde dava açılması durumunda, tarh zamanaşımının durup durmayacağına ilişin ise bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Fakat Danıştay İçtihatları Birleştirme kurulu bu durumda da zamanaşımının durması gerektiğini kabul etmektedir.
  • Zamanaşımının durduğu bir başka durum ise mücbir sebeplerin bulunmasıdır.(VUK m. 15). Buna göre VUK m. 13’te sayılan mücbir sebeplerin varlığı halinde zamanaşımı süresi durmaktadır. Mücbir sebebin ortadan kalkması ile birlikte süre işlemeye devam eder. Fakat  bu hükmün tatbik edilebilmesi için söz konusu mücbir sebebin açık ve malum olması yahut ilgililerce ispat edilmesi gerekmektedir.

Vergi tarh zamanaşımını kesen sebep ise mükellefe ceza ihbarnamesi tebliğ edilmesidir.(VUK m. 374/3) 

Zamanaşımı süresinin dolması ile vergi dairesi artık ikmalen veya re’sen tarh ve tebliğ yapamaz. Sonuç olarak; mükellefe vergi ihbarnamesi gönderilemez, ödeme emri tebliğ edilemez. Mükellef nezdinde vergi incelemesi yapılamaz, defter ve belgelerini ibraz etmesi istenemez, vergi hataları düzeltilemez.

Konuya ilişkin yargı kararlarından örnekler;

Danıştay 9.D. 2019/4225 E. 2021/1987 K.18.03.2021 Tarihli Kararında

"2008 yılına ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinin, beş yıllık tarh zaman aşımı süresi dolduktan sonra, 26/11/2014 tarihinde davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle cezalı tarhiyat zaman aşımına uğradığından, davayı kabul eden Mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır."

Kararda 2008 yılında vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği belirtiliyor. Zamanaşımının vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı takip eden yıldan başlamak üzere beş yıl olduğunu belirtmiştik. Bu durumda 2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarında 2008 yılında gerçekleşen vergiyi doğuran olayın vergisi hesaplanarak (tarh edilerek) tebliğ edilebilir. Ancak olayımızda tebliğ 2014 yılında yapılmıştır. Bu nedenle mahkeme verginin zamanaşımı nedeniyle ortadan kalktığını doğru bir şekilde tespit etmiş ve mükellefin/vatandaşın haklılığını kabul etmiştir.

Danıştay 9.D. 2019/3397 E. 2021/2020 K. 18.03.2021 Tarihli Kararında

"2009 yılına ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinin, beş yıllık tarh zaman aşımı süresi dolduktan sonra, 11/12/2015 tarihinde davacıya tebliğ edilmesi nedeniyle cezalı tarhiyat zaman aşımına uğradığından, işlemlerin dayanağı davacı adına düzenlenen vergi tekniği raporunun davacıya tebliğ edilmesinin davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili şekil bir hatası olduğu gerekçesiyle davayı kabul eden Mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır."

Kararda vatandaşın vergi tekniği raporunun kendisine tebliğ edilmediği gerekçesiyle mahkemede vergiye/ödeme emrine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Ancak mahkeme vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesinin esasa etkili bir husus olmadığını söylemiş ancak ödeme emrini yine de vatandaş lehine zamanaşımına uğradığını söyleyerek iptal etmiştir. Yazımızın başından beri söylediğimiz gibi vergi hukukunda zamanaşımı re'sen (kendiliğinden) incelenmesi gereken bir husustur. Bu noktada mükellef/vatandaş mahkemede zamanaşımı yönünden itiraz etmese bile mahkeme kendiliğinden inceleme yaparak verginin zamanaşımına uğradığını tespit edebilmektedir. Bu noktada vergi mahkemesine gitmenin önemi ortaya çıkmaktadır.

Danıştay 3.D. 2017/4577 E. 2021/1709 K. 01.04.2021 Tarihli Kararında

"İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu vergi ve cezaların tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydı silinen ….. Kaplamaları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yasal defter ve belgelerini ibraz etmemesinden kaynaklandığı, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ihbarnamelerin tebliğ edilemediğine dair tebliğ alındısı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde belirtilen şahısların imzasına yer verilmek suretiyle tutanak haline getirilmediğinden ilanen tebliğ koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği anlaşılan olayda, 213 sayılı Kanun’un 114. maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davacıya tebliğ edilmeyen vergi ve cezaların öğrenme tarihi olan 28/01/2016 tarihi itibarıyla tarh zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle vergi ve cezalar ile fer'isi kaldırılmıştır."

Kararda usulüne uygun tebliğ edilemeyen vergi ve cezaların tarh zaman aşımı sürelerinin işlemeye devam ettiği görülmektedir. Yazımızda tarh zamanaşımı süresinin tarh işleminin yani hesaplama işleminin yapılmasıyla yerine getirilmediğini, mükellefe/vatandaşa tebligatın da yapılması gerektiğini söylemiştik. Mahkeme de bu hususu doğru bir şekilde tespit etmiştir. Ve mükellefin hesaplanan vergiyi öğrenme tarihini baz alarak verginin tarh zamanaşımına uğrayarak ortadan kalktığını söylemiştir.

Ödeme Emri ve Tarh Zamanaşımı

Ödeme emri, tarh ve tebliğ edilmiş olan bir vergi alacağının vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi durumunda vergi dairesi tarafından düzenlenen ve  borcunu ödemesi veya borçla ilgili mal bildiriminde bulunması için mükellefe gönderilen belgedir. Ödeme emri ile vergi borçlusu, borcu var ise bununla ilgili görevini öğrenmekte, borcunun olmadığını düşünüyorsa veya kısmen ödediği yahut zamanaşımına uğradığı iddiası bulunuyorsa 15 günlük süre içinde bunlara ilişkin yasal kullanma olanağına sahip olmaktadır. Ödeme emrinde ayrıca 15 gün içerisinde borcunu ödemediği yahut mal bildiriminde bulunmadığı takdirde cebren tahsil aşamasına geçileceği ve mal bildiriminde bulunmaması durumunda hapisle tazyik olunacağı muhatapa bildirilir.

Buna göre ödeme emri tahakkuk sonrası ile ilgili bir işlemdir. Tahakkuk etmemiş veya tahakkuk etmekle birlikte vadesi gelmemiş vergi alacağına ilişkin muhatapa ödeme emri gönderilemez. Ödeme emrine itiraz sebepleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun m. 58’de düzenlenmiştir:

Ödeme emrine itiraz:

Madde 58 – Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.

Düzenlemeye göre sayılı sebeplerden biri gerçekleşmişse muhatap, itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilecek, doğrudan veya komisyon kararı sonrası ödeme emrinin iptali için vergi mahhkemesinde dava açabilecektir.

Buna göre tarh/tahakkuk zamanaşımı süresi dolmuş bir kamu alacağı ile ilgili bir şekilde tahsil aşamasına geçilmiş ve muhatapa ödeme emri yollanmışsa, bu ödeme emri itiraza veya ödeme emrinin iptali husunda davaya konu edilebilecektir. Yukarıda değinildiği üzere; eğer bir vergi alacağı tarh zamanaşımı içerisinde tarh ve tebliğ edilmemiş dolayısıyla tahakkuk ettirilmemiş ise bu alacak ortadan kalkacaktır. Buna göre tarh zamanaşımına uğramış olmasına rağmen ödeme emri yollanmış bir vergi alacağı hakkında kanunda sayılan “ böyle bir borcu olmadığı” şeklindeki itiraz sebebi öne sürülebilecektir. AATUHK’da yalnızca tahsil zamanaşımı düzenlenmiş olduğundan madde 58’de geçen “zamanaşımı” itiraz sebebi tahsil zamanaşımını ifade etmektedir. Buna göre tarh zamanaşımı itiraz ve dava konusu ediliriken sebep olarak “böyle bir borcun bulunmadığı” nedenini ileri sürmek isabetli olacaktır. Fakat tarh zamanaşımının ilgili makamlarca re’sen gözetilmesi gerektiğinden itiraz sebebi farklı belirtilmiş olsa dahi,  vergi dairesi yahut mahkeme tarafından değerlendirilmesi ve göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

“Tahakkuk zamanaşımının geçmesiyle tahsili olanaksız duruma gelen bir vergi borcunun 58 inci madde de sayılan üç halden "böyle bir borcun olmadığı" yolundaki itiraz nedeninin kapsamı içinde düşünülmesi zorunludur. Dolayısiyle ödeme emrinin tebliğ aşamasında, tahakkuk zamanaşımının yargı mercilerince re'sen incelenebileceğini ve zamanaşımının varlığı halinde ödeme emrinin iptali yoluna gidebileceklerini kabul etmek gerekmektedir.(Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu,E. 1986/3,K. 1987/1,T. 3.4.1987)”