Yayın Tarihi: 17/09/2020

17/09/2020 Tarihli Resmi Gazetede Anayasa Mahkemesi’nin 2016/6211B. ve 08/07/2020 tarihli kararı yayınlanmıştır.

İşbu kararın başvuru konusu, “protesto gösterisine yapılan polis müdahalesi nedeniyle yaralanma meydana gelmesi ve buna ilişkin şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlali” ne ilişkindir.

BAŞVURUYA KONU OLAY

  • 06/10/2015 tarihinde Adana'da eylem düzenlenmiştir. Bu eylemin amacı, Ankara'da gerçekleştirilecek ve Barış Bloku ( Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliğinin (TTB) aralarında bulunduğu Blok) tarafından düzenlenecek mitinge destek vermektir.
  • Başvurucu, Adana'da düzenlenen eyleme katılmış ve polis müdahalesi sırasında gözaltına alınmıştır. Başvurucu, ertesi gün kollukta şüpheli sıfatıyla ifade vermiştir.
  • Başvurucu verdiği bu ifadede, oluşan hengame ve kargaşa nedeniyle polisin uyarısını duymadığını, polise mukavemet göstermemesine rağmen müdahale sırasında arada kalarak darp edildiğini ve bu bakımdan şikayetçi olduğunu söylemiştir.

BAŞVURUCUNUN İDDİALARI

Başvurucu, Kolluk görevlileri tarafından darp edilmek suretiyle kötü muameleye tabi tutulduğunu ve buna rağmen,

  • Kamu görevlileri hakkında yapılan suç duyurusu üzerine görevli polis memurları hakkında etkin soruşturma yürütülmediğini,
  • Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili polis memurları hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini,
  • Verilen kararların gerekçesiz olduğunu, hukuka aykırı olarak gözaltına alındığını,
  • Adli muayene raporunda darp edildiğinin ispatlandığını,
  • Bu süreçte ve öncesinde insan haysiyeti ile bağdaşmayan kötü muameleye tabii tutulduğu bu nedenle yaşam hakkının, etkili başvuru hakkının, işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmektedir.

ANAYASA MAHKEMESİNCE YAPILAN DEĞERLENDİRME

Anayasa Mahkemesi başvurucunun iddialarını Anayasa'nın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı çerçevesinde incelemiştir.

Anayasa Mahkemesi şu tespitlerde bulunmuştur.

  • Başvurucunun düzenlenen eyleme katıldığı noktasında bir ihtilaf söz konusu değildir.
  • Başvurucu hakkında yürütülen yargılama sürecinin hiçbir aşamasında başvurucuya polislere yönelik bir eylem nedeniyle yaralama ya da görevi yaptırmamak için direnme gibi bir suç isnadında bulunulmamıştır. Başvurucunun eyleme katıldığından başka bir bilgi dosyada mevcut değildir.
  • Bşvurucu tarafından zikredilen Adli Muayene raporlarındaki yaralanma bulgularının başvurucunun iddialarını destekleyen mahiyettedir.
  • Adli yargının bu aşamadan sonra üzerine düşen görev, başvurucudaki yaranın nedeni hakkında makul bir açıklama getirmektir.
  • Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde polisin müdahalesi esnasında ortaya çıkan panik ve karmaşada gösteriye katılan ancak müdahale edilmesi gerekmeyen kişilerin de müdahaleden etkilenmesi mümkündür. Bu durumda polisten kontrollü hareket etmesi beklenir.
  • Polis tarafından uygulanan güç kullanımının gerekli olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Bu konuya ilişkin ise Savcılık dosyasında ya da Savcılık tarafından verilen kararda bir açıklama yer almamaktadır.
  • Bu kapsamda somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele olarak nitelendirilmesi mümkündür.

SONUÇ

  • Başvurucunun kolluk tarafından yakalanması sırasında yaralanması nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutu bakımından ihlal edildiğine karar verilmiştir.
  • İnsan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere dosya Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
  • Başvurucuya 20.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.

İlgili karara yazımız ekinden ulaşabilirsiniz.

KÖTÜ MUAMELE NEDİR?

Kötü muamele insan haysiyetini zedeleyen insana acı veren eylemdir. Ancak bu eylem işkence ölçüsünde değildir. Süreklilik aranmamaktadır. Kötü muamele ile işkenceyi birbirinden ayıran eylemin ölçüsüdür. İşkence ile kötü muamele arasında niteliksel bir fark olmadığını söyleyebiliriz. Misal; şüpheli veya sanığın yüzüne tükürülmesi, gözlerinin bağlanması, aç ve susuz bırakılması eylemleri işkence derecesine varmadığı durumlarda kötü muameleden bahsedebiliriz. İşkence de eylemin şiddeti yüksektir ve devamlıdır. Buna karşılık kötü muamelede eylemin devamlılığından söz edilemez.