Sağlık Bakanlığı Aleyhine Açılan İdari Davalarının Hekimlere ve Diğer Sağlık Personellerine Haber Verilmemesi

Yazılı yargılama usulü ve re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu idari yargıda hastalar tarafından Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan tam yargı davalarında tıbbi süreçte yer alan ya da Sağlık Bakanlığı’nın davayı kazanmasında hukuki yararı olan sağlık personelinin davaya müdahil olması Anayasa’nın 36.ncı maddesinde belirtilen, hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı ile bu hakkın bir ilkesi olan hukukî dinlenilme hakkı için çok önemlidir.

Re’sen Araştırma ve Davaya Dahil Olunmasının Gerekliliği

İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20 gereği “Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler.” Görüleceği üzere, idari yargıda, hâkim, önüne gelen davalarla ilgili tüm araştırma ve incelemeyi kendiliğinden yapma yetkisine sahiptir. Bu minvalde hâkimin uyuşmazlığa ilişkin özellikle dava dosyalarında alınan Bilirkişi Raporlarında, dava dilekçelerinde adı geçen Sağlık Personellerine müdahale talebi olmasına gerek olmaksızın re’sen araştırma ilkesi gereği gerekli inceleme yapılmalıdır. Bu husus aşağıda sayacağımız haller bakımından çok önemlidir.

- Davaya menfaat bağı olan kişinin uyuşmazlığın çözümüne katkı sunmasının sağlanması,

- İdari yargının temel işlevi olan hukuki gerçekliğin ortaya çıkarılması, hukuk devletinin sağlanması

- Tıbbi işlemin hukuka uygun olduğunu ispat konusundaki yardım olacağı,

- İdari yargının dikkatinden kaçan bir hukuka aykırılığı gündeme getirebileceği ihtimali,

- Uyuşmazlık konusu olayla ilgili bazı delillerin davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan tarafın elinde bulunmayabileceği, böyle durumlarda, fer’î müdahilin söz konusu delilleri mahkemeye sunması ile uyuşmazlığın açıklanmasının sağlanması,

- Gerçeğin bulunmasının kolaylaştırılması ve maddi gerçeğe uygun karar verilmesinin sağlanması,

- Hizmet kusuru nedeniyle idare aleyhine verilecek kararlar sonrasında, Sağlık Personeline karşı açılacak olan rücu davalarında, ilk davada verilen kararın yanlış olması ihtimalinden dolayı yeniden bir haklılık araştırılmasına girilmesinin önüne geçilmesi böylelikle hem usul ekonomisinin sağlanması hem çelişkili kararların verilmesi önlenmesi

İlgili Sağlık personeline davaya müdahale hakkı tanınarak,

- Hukukî yararlarını koruyabilme imkânı sunulacak

- Etkin şekilde hakkını savunabilme olanağı sağlanacak

- Hak arama özgürlüğü ve yargısal korunma talep edebilecek

- Savunma hakkı ve adil yargılanma hakları, hukuki dinlenilme hakkının korunması sağlanacaktır.

Nitekim, adil yargılanma hakkı bakımından HMK’nın 27. maddesine atıf yapmak gerekmektedir. İlgili maddede “…müdahiller … kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahiptir… bu hak, Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, Açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” içermektedir.

Maddenin gerekçesinde, adil yargılanma hakkının en temel unsuru olan hukukî dinlenilme hakkının sonucu olarak, yargılama süjelerinin yargılamada şeklen yer alması dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama yapma ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları gerektiği, tarafların yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmelerinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Müdahillik Hakkında Karar Verilmemesi, Müdahilin Beyanlarına Kararda Yer Verilmemesi

Danıştay, müdahale istemi hakkında karar verilmeksizin verilen esas hakkındaki kararın usul hükümlerine uyulmadan verildiği gerekçesiyle bozulmasına karar vermektedir. Fer’î müdahale hakkında karar verilmeden davanın esası hakkında karar verilmemesi gerekir.

Fer’i müdahilin savunmaları ve fer’İ müdahil ve vekilin isimlerine gerekçeli kararda yer verilmelidir.Bu husus İYUK m. 24 gereğidir. İlgili madde “Kararlarda…Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukukî sebeplerin özeti istem sonucu ile davalının savunmasının özeti” nin yer alacağı belirtilmiştir. Yine HMK’nın 68 inci maddesi aynı doğrultudadır “…Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir…” fer’î müdahil ve/veya varsa vekilinin adına yer verildikten sonra iddia ve savunmalarında yer verilmelidir.

Sonuç olarak; bu sebeple, müdahale dilekçesinin mahkemeye sunulmasından sonra, mahkemece bu aşamada dilekçenin usulüne uygun olup olmadığı, harç ve avansın yatırılıp yatırılmadığı gibi hususlar yönünden inceleme yapıldıktan sonra “dilekçenin taraflara tebliğine” kararı verilecek ve daha sonra mahkeme feri müdahilliğin kabulü ya da reddi yönünde bir karar verecektir. Tıbbi uygulama hatalarından kaynaklı olarak açılan tam yargı davalarında, tıbbi müdahale sürecinde yer alan sağlık personellerinin davalı kurum yanında davaya fer’î müdahil olarak katılması halinde hizmet kusurunun bulunmadığının tespiti yönünde davalı kuruma önemli katkılar sağlanacaktır.

Av. Mahinur ARPACIOĞLU ÇİMEN


www.eduhukuk.com internet sitesinde yer alan bütün makelele ve içeriklerin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden veya EDU HUKUK’un izin alınmadan kısmen ya da tamamen kopyalanması, çoğaltılması, kullanılması, yayımlanması ve dağıtılması yasaktır. Hak ihlalinde bulunanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.