Üremeye yardımcı tedaviler, yetkili bir merkezde tedaviyi icra etmeye yetkili personeller tarafından anne adayının üreme hücresi ile eşinin üreme hücresinin çeşitli yöntemlerle döllenmeye elverişli hale getirilmesi, gerektiğinde vücut dışında döllenmesinin sağlanması ile bu hücrelerin transferinin gerçekleştirildiği uygulamalardır. Bunun yanı sıra üremeye yardımcı tedavi, ÜYTE Yönetmeliğinde belirlenen şartlar doğrultusunda üreme hücreleri ve gonad dokusu ile embriyonun dondurulmasını ve saklanmasını da kapsamaktadır. 

Yapay döllenmenin, evlilik birliği içerisinde gerçekleşip gerçekleşmemesine bağlı olarak homolog döllenme ve heterolog döllenme olarak iki görünüm çeşidi vardır.

1. Homolog Döllenme

Homolog döllenme, aynı evlilik birliği içerisindeki kadın ve erkeğe ait üreme hücreleri kullanılarak gerçekleştirilen ve ÜYTE Yönetmeliği kapsamında ve dolayısıyla Türk mevzuatı uyarınca, uygulanmasına izin verilen döllenme çeşididir. ÜYTE Yönetmeliği, m. 4/ğ’de yer alan “anne adayının yumurtası ile kocanın spermi” ifadesi ile üremeye yardımcı tedavinin homolog döllenme ile gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Ayrıca ÜYTE Yönetmeliği EK-17 m. 3’te, kendilerine ÜYTE uygulanacak eşlerden alınan yumurta ve spermler ile bunlardan elde edilen embriyoların ÜYTE Yönetmeliğinde belirlenen esaslar dışında her ne maksatla olursa olsun bulundurulması, kullanılması, nakledilmesi ve satılması yasaklanmış; yani adaylara sadece homolog döllenmeye ilişkin tedavilerin uygulanabileceği belirtilmiştir.

Homolog döllenme yönteminde üreme hücreleri evlilik birliği içerisinde bulunan anne ve babaya aittir dolayısıyla ile dünyaya gelen çocukların, doğal döllenme ile dünyaya gelen çocuklardan hiçbir farkı yoktur. 

2. Heterolog Döllenme

Heterolog döllenme, evli olmayan eşlere ait üreme hücrelerinin yapay yollarla döllendirilmesidir. Bu yöntemde evli olmayan kadına evli olmayan bir erkeğin ya da evli kadına eşi haricinde bir erkeğin üreme hücreleri cinsel ilişki dışında yapay yollarla aktarılmaktadır. İnfertilitenin durumuna göre, erkeğe ait üreme hücresi ya da kadına ait üreme hücresi bunun yanı sıra üçüncü bir kişi olan donöre ait üreme hücresi kullanılmaktadır.

Evli bir yumurta donörü tarafından bağışlanan yumurta ile kime ait olduğu bilinmeyen ve sperm bankasından alınan bir spermin döllendirilmesi sonucu oluşan embriyonun, çocuk sahibi olmak isteyen bir kadına yerleştirilmesi heterolog döllenmeye örnektir.

Heterolog döllenme miras, soybağı, velayet, kişilik hakları gibi hukuksal ve toplumsal bakımdan tartışmalıdır ve bu yöntem Türk hukukunda yasaklanmıştır. ÜYTE Yönetmeliği gereği eşlerden alınan üreme hücrelerinin belirlenen esaslar dışında her ne maksatla olursa olsun bulundurulması kullanılması nakledilmesi ve satılması yasaktır. Yine Organ ve Doku Nakli Kanununda üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinin sadece evli olan eşler arasında gerçekleştirileceği, eşlerden biri veya her ikisinden alınan üreme hücreleri ve bu hücrelerden elde edilen embriyonun, başka kişilere uygulanması yoluyla çocuk sahibi olmak ve taşıyıcı annelik yapmanın yasak olduğu belirtilmiştir. 

Her ne kadar Türk mevzuatında heterolog döllenme ile çocuk sahibi olmak yasaklanmış ise de çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin yurtdışına gitmeleri ve orada tedavi olmaları yasaklanmamıştır. Nitekim bu uygulama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Avusturya için vermiş olduğu emsal karar uyarınca da yerindedir.

AİHM Kararı (Büyük Daire) T. 03.11.2011, E. 57813/00: “Dava, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak isteyen Avusturyalı iki çift ile ilgilidir. Eşlerden birinin bir donörün spermini kullanması, diğerinin ise bağışlanan yumurtaları kullanması gerekmiştir. Avusturya hukuku, tüp bebek yöntemi için sperm kullanılmasını ve genel olarak yumurta bağışını yasaklamaktadır. Mahkeme, Avrupa’da tüp bebek işlemi için gamet bağısına izin verilmesi yönünde bariz bir eğilim olmasına rağmen, ortaya çıkan fikir birliğinin halen gelişme aşamasında olduğunu ve yerleşik yasal ilkelere dayandırılmadığını kaydetmiştir. Avusturyalı kanun koyucular, diğer hususlara ilaveten, iki kadının da aynı çocuğun biyolojik annesi olduğunu iddia etmesi olasılığını engellemeye çalışmışlardır. Kanun koyucular, karmaşık etik sorunları ortaya çıkaran ihtilaflı bir meseleye dikkatli bir şekilde yaklaşmış̧ ve kişilerin, Avusturya’da bulunmayan kısırlık tedavisi için yurtdışına gitmelerini yasaklamamıştır. Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ihlal edilmediğine karar vermiştir. Ancak Mahkeme, yapay üreme alanındaki yasal ve hızla değişim gösteren bilimsel gelişmelerin yakından izlenmesinin önemini vurgulamıştır.” (bkz. www.echr.coe.int )

KAYNAKÇA

  • ÖZSUNAY, Ergun, “Yapay Döllenmeye İlişkin Hukuki Sorunlar”, II. Sağlık Hukuku Kurultayı 7-8 Kasım 2008 Ankara, Ankara 2009, s. 61;
  • CİN, Onursal, “Hekimlerin Embriyon Nakillerinde Cezai Sorumluluğu” , II. Sağlık Hukuku Kurultayı 7-8 Kasım 2008 Ankara, Ankara 2009, s. 153.
  • GÖNENÇ, Fulya İlçin, “Hukuki ve Etik Boyutuyla Medikal Turizm”, Prof. Dr. Cevdet YAVUZ’a Armağan, MÜHF-HAD, C. 22, S. 3, İstanbul, Y. 2016, s. 1181;
  • ARPACIOĞLU, Işıl Tüzün, “Yapay Döllenmenin Soybağına Etkileri”, HİAD, C. 5, S. 1, İstanbul 2013, s. 14;
  • OKTAY ÖZDEMİR, Saibe/TEK, Gülen Sinem, “Türk Hukukunda Tıp Bilimindeki Gelişmelerin Soybağına Etkileri”, Prof. Dr. Mustafa DURAL’a Armağan, İstanbul 2013, s. 913